Yaşadığınız şehrin altyapısı, en az 50 yıl sonrasını düşünerek inşa edilmemişse; su da sorun olur, kanalizasyon da…
Şehrin belediye başkanına “Sevmediğiniz ilk üç unsur nedir?” diye sorsanız, büyük ihtimalle ilk sırada “Altyapıya harcanan kaynak” cevabını verir.
Çünkü altyapıya harcanan kaynak ve hizmetler, sergilenemez; göz önünde değildir. Başkanlar da görünmeyen hizmetlere kaynak ayırmak istemezler.
Büyükşehir Yasası yürürlüğe girmeden önce, “Ben yaptım, oldu!” anlayışıyla Vezirköprü’nün kanalizasyon ihalesi, en düşük teklifi veren firmaya verildi. “18 milyon TL’lik işi 9 milyona yaptırdım.” diyenlerin bıraktığı kanalizasyon enkazını ve kokusunu ne yazık ki bugün hâlâ acı şekilde yaşıyoruz.
O dönemlerde bu konuda çokça yazdık, çizdik, önerilerde bulunduk. Kanalizasyon çalışmaları yapılırken, su hattının da sil baştan yenilenmesini defalarca dile getirdik. Ama öneriye açık olmama inat uğruna dinletemedik.
“Ucuz etin yahnisi bol olur” atasözü aklıma geliyor. Ucuz yapılan işler genellikle hayal kırıklığı yaratır, beklentileri karşılamaz. Bizim Kanalizasyon işi de aynen öyle oldu.
O dönemde cadde ve sokaklar kazılırken, hem su şebekesi hattı hem de yağmur suyu hattı birlikte yapılsaydı; bugün ne su sorunu yaşanırdı, ne kanalizasyon kokusu çekilirdi, ne de yağmur yağdığında sel felaketiyle karşı karşıya kalınırdı.
Zamanın Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir’e şu soruyu sormuştum:
“Başkan Bey, Samsun’un üçüncü büyük ilçesi olan Vezirköprü’nün su arıtma tesisinin olmaması, bu çağda büyük bir eksiklik değil mi?”
Rahmetli Başkan Demir’in cevabı ise şöyle olmuştu: “Önce Vezirköprü ilçe merkezinin su hattının sil baştan yenilenmesi gerekiyor. Şebekeye giren suyun yüzde yetmişi, abonelere ulaşmadan boşa akıyor, zayi oluyor.”
O tarihte, “Vezirköprü’nün kanalizasyon altyapısı çalışmaz, çalışmayacak!” diyen rahmetli Mehmet Cangi Dede, yalnızca fikir beyan edip öneride bulunduğu için dönemin belediye başkanı tarafından hakkında suç duyurusunda bulunulmuştu.
Vezirköprü neler yaşamadı ki o dönemde… Sadece öneri sunan yaşlı bir dedeye suç duyurusunda bulunmakla kalınmadı, Vezirköprü Belediye binası dahi taşlandı.
Belediye binasını taşlattıran başkan olarak tarih sayfalarına geçen bir yöneticinin, fikirlere, önerilere, eleştirilere ve istişare kültürüne ne kadar değer verdiğini söylemeye gerek yok sanırım.
Her yıl yaşadığımız ve artık sıradanlaşan bir diğer sorun ise Vezirköprü Barajı’nda yaşanan boru patlaması nedeniyle 4-5 günlük su kesintisi... Ne yazık ki bu yıl da aynı sorun tekrarlandı.
Anlaşılan o ki, Vezirköprü’nün içme suyunun yaklaşık yüzde 50’si, sulama barajından sağlanıyor. Bu su için özel bir boru hattı çekilmesi, barajı Vezirköprü’ye kazandıranların yaptığı işten daha mı zor ?
Aynı sorunun her yıl tekrar etmesi, vatandaşların sürekli su kesintisi yaşaması, ilçeyi yönetenleri neden rahatsız etmiyor?
Hele ki zamanın Samsun Milletvekili VEZİRKÖPRÜLÜ Ali ESER 1990’lı yıllarda Vezirköprü’nün tarım sulama sorununu hem de Vezirköprü’nün içme suyu sorununu çözmüş büyük bir eser bırakmak için öncülük yapmış.
Koltuklar ve makamlar gelici geçici kalıcı olan ise ; makam sonrası arkanda yad edilecek ESERLER bırakmak. Teşekkür ediyorum Milletvekili Ali ESER’E.

