Ülkemizde olduğu gibi ilçemizde de gündem o kadar yoğun ki, yetişmek mümkün değil. Baş döndürüyor.
Şunu belirtmeliyim ki; geçen hafta “Vezirköprü’de MHP iktidar olur mu?” başlıklı yazım çok sayıda okundu, beğeni aldı, eleştirildi ve birçok yorum yapıldı.
Ancak yazımın başlığında vermek istediğim mesajı, değerli okuyucularımın ve takipçilerimin bir kısmına sanırım tam olarak anlatamamışım.
Vezirköprü’nün bugüne kadar neden kaybettiğini ve “öğrenilmiş çaresizlikten” neden çıkamadığımızı anlattım. “Başkaları başarırken biz neden başaramayalım?” demek istedim.
Partisinden istifa eden Adalet ve Kalkınma Partisi Vezirköprü İlçe Başkanı Av. Ali Faik Çamurcu’nun istifası, yazımın bütünlüğüyle doğrudan ilişkilidir.
Bu haftaki konumuza dönecek olursak; AK Parti Vezirköprü İlçe Başkanı Av. Ali Faik Çamurcu’nun görevinden affını istemeyip, alışık olunmayan bir şekilde doğrudan istifa etmesi, bırakınız ilçeyi, Samsun ve ülke gündeminde de yankı buldu.
Sebebi, Vezirköprü sorunlarının çözülmemesiyle ilgili olarak sürekli temas hâlinde olduğu başkanlığa ilettiği taleplerin dikkate alınmamasıydı. Bu durum adeta bir “Kral çıplak!” haykırışı değil de nedir?
Keşke önceki ilçe başkanları da aynı kararlılığı gösterebilseydi; bugün Vezirköprü’de çok daha farklı şeyleri konuşuyor olurduk.
2007 Genel Seçimleri’nde Vezirköprü’den milletvekili adayı olarak; AK Parti’den Vakıflar emeklisi Genel Müdürü Burhan Ersoy, CHP’den Suat Binici ve bağımsız olarak İbrahim Ersöz aday olmuşlardı.
O dönemde, AK Parti ilçe başkanına şöyle demiştim:
“AK Parti’nin Vezirköprü adayı seçilecek sıraya konulmazsa, ilçenin tepkisi adına yönetiminle birlikte istifa et. Söz veriyorum, haklı gerekçenizle istifa ederseniz, o koltuğa en yakınım dahi talip olsa, ilk karşısında ben duracağım. ”İlçe başkanı ise “Önerin çok doğru, değerlendirelim.” demişti.
Bir başka yaşadığım olay da şöyleydi:
Vezirköprü’nün kronikleşmiş bir sorununu Özlem Gazetesi manşet yapmıştı. Haberden dolayı AK Parti Samsun milletvekillerinden ve Genel Başkan Yardımcılarından biri ilçe başkanını arayarak,
“Gazete haberi partimize zarar verir. Ne yapılması gerekiyorsa, sorunu detaylandır ve çöz.” demişti.
Ancak o günün ilçe başkanı son seçimlerde belediye başkan adayı olamayınca daha sonra partisinden istifa edip başka bir partide görev aldı. Yazımıza istinaden o dönem milletvekiline şirin görünmek adına gazeteciyi hedef göstererek “Bu gazeteci muhalif” demişti.
Evet, gazetecinin bir dünya görüşlü var! Ama hiçbir partinin üyesi değildir. Gazetecinin tek mensubu olduğu parti Vezirköprü Partisi’dir. Eğer Vezirköprü Partili olmak muhaliflikse, evet, ben muhalifim.
Böyle bir anlayışla, yani tek derdi siyasi koltuk olanların siyaset yaptığı bir ilçede sorunların çözülmesi mümkün değildir.
Amacımız bağcıyı dövmek değil, üzüm yemektir. Kimse bunu farklı yerlere çekmeye kalkmasın.
AK Parti ve ilçede faaliyet gösteren tüm siyasi partilerin ilçe başkanlarını geçmişten bugüne tanıyoruz. Aramızda hukuki ilişkilerimiz, dostluklarımız var. Hepimiz Vezirköprü için asgari müştereklerde buluşabiliyoruz. Hepsi ilçemizin yetiştirdiği değerli insanlar.
22 Yıldır ülkemizde ve ilçemizde iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi’nde görev yapmış tüm ilçe başkanları ve belediye başkanları, eğer ilçenin çıkarları için yüksek sesle konuşabilseydi, bugün Vezirköprü çok farklı bir noktada olurdu.
Sarı öküzü Vezirköprü çok önceden verdi. Geçte kalınmış olsa, AK Parti İlçe Başkanı Ali Faik Çamurcu’nun affını değil, istifasını istemesi; Vezirköprü tarihinde yerini alacak kadar önemli bir adımdır.
Çamurcun’un istifasından sonra Ak Parti ilçe başkan adaylığı için sıraya geçenlere hatırlatmak istedim. Her şeye rağmen sürpriz bir isimde ilçe başkanı olabilir. İşi çok zor…