OBELYA 12.09.2025
Hanife AYGÜN Klinik Psikolog
Köşe Yazarı
Hanife AYGÜN Klinik Psikolog
 

Hazır Olmadan Başlatılan Yolculuk: Okula Erken Başlamanın Görünmeyen Etkileri

Çocukların ilkokula başlaması, yalnızca yaşla sınırlandırılamayacak kadar karmaşık bir gelişimsel geçiş dönemidir. Türkiye’de mevcut yönetmeliğe göre, 69–72 ay arası çocuklar veli onayıyla okula başlayabilmektedir. Ancak bu düzenlemenin esnekliğinin zaman zaman, çocukların hazırbulunuşluk düzeyi göz ardı edilerek sadece takvim yaşına dayanarak uygulanması, bazı gelişimsel riskleri beraberinde getirebilmektedir. Psikolojik gelişim, sadece biyolojik yaşla değil, çocuğun duygusal, sosyal ve bilişsel olarak bir öğrenme ortamına ne ölçüde uyum sağlayabildiğiyle de yakından ilişkilidir. Bir çocuğun 69 aylık olması, onun her yönüyle ilkokul düzeyindeki beklentilere hazır olduğu anlamına gelmez. Oysa eğitim ortamı yalnızca bilgi aktarımı değil; dikkat süresini yönetme, grup içinde kurallara uyum sağlama, duygu düzenleme, sorumluluk alma ve öğrenmeye yönelik içsel motivasyonu geliştirme gibi çok boyutlu bir adaptasyon süreci gerektirir. Bilimsel veriler, 72 aydan önce okula başlayan çocukların; dikkat eksikliği, dürtü kontrolünde zorlanma, akademik başarıda geride kalma ve okula karşı olumsuz tutum geliştirme gibi risklerle daha fazla karşılaştığını göstermektedir. Özellikle erkek çocuklarda bu riskin daha belirgin olduğu, erken başlatılan çocukların okulun ilk yıllarında yaşıtlarıyla rekabet etmekte zorlandığı ve bu durumun ilerleyen yıllarda özgüven üzerinde kalıcı etkiler yaratabileceği gözlemlenmektedir. Burada kritik olan, yalnızca öğrenme yeteneği değil, öğrenmeye hazır oluş hâlidir. Okul ortamı, gelişimsel olarak henüz olgunlaşmamış bir çocuğun kapasitelerini zorladığında, bu yalnızca akademik değil; duygusal anlamda da bir yük oluşturabilir. Okul fobisi, ders başarısında gerileme, içe kapanma ya da davranışsal tepkiler gibi sonuçlar, çoğu zaman bu gelişimsel uyumsuzluğun dışavurumlarıdır. Öte yandan, bu erken gönderme eğilimi çoğunlukla “erken başlarsa daha çok öğrenir”, “yaşıtlarıyla fark olmasın” ya da “okula erken başlamak avantajdır” gibi iyi niyetli ama bilimsel temeli zayıf yaklaşımlara dayanır. Oysa eğitimde esas olan, çocukların potansiyelini açığa çıkaracak en doğru zamanı ve zemini sunabilmektir. Bu nedenle, ilkokula başlama kararında yalnızca takvim yaşı değil, çocuğun bireysel gelişim düzeyi, dikkat süresi, duygu düzenleme becerileri, oyun kurma kapasitesi ve ayrılma kaygısı gibi çok yönlü ölçütler dikkate alınmalıdır. Gerekirse, bir uzmandan gelişimsel değerlendirme desteği alınması; çocukların uzun vadeli akademik ve psikolojik refahı açısından oldukça kıymetlidir. Unutmamak gerekir ki her çocuk eşsizdir ve eğitime başlama zamanı da bu bireysel farklılıklara saygı duyarak belirlenmelidir. Eğitim, bir yarış değil; bir gelişim yolculuğudur. Bu yolculuğun doğru zamanda başlaması, çocuğun sadece okul başarısını değil, hayata dair güven duygusunu da pekiştirir.
Ekleme Tarihi: 25 Temmuz 2025 -Cuma
Hanife AYGÜN Klinik Psikolog

Hazır Olmadan Başlatılan Yolculuk: Okula Erken Başlamanın Görünmeyen Etkileri

Çocukların ilkokula başlaması, yalnızca yaşla sınırlandırılamayacak kadar karmaşık bir gelişimsel geçiş dönemidir. Türkiye’de mevcut yönetmeliğe göre, 69–72 ay arası çocuklar veli onayıyla okula başlayabilmektedir. Ancak bu düzenlemenin esnekliğinin zaman zaman, çocukların hazırbulunuşluk düzeyi göz ardı edilerek sadece takvim yaşına dayanarak uygulanması, bazı gelişimsel riskleri beraberinde getirebilmektedir.

Psikolojik gelişim, sadece biyolojik yaşla değil, çocuğun duygusal, sosyal ve bilişsel olarak bir öğrenme ortamına ne ölçüde uyum sağlayabildiğiyle de yakından ilişkilidir. Bir çocuğun 69 aylık olması, onun her yönüyle ilkokul düzeyindeki beklentilere hazır olduğu anlamına gelmez. Oysa eğitim ortamı yalnızca bilgi aktarımı değil; dikkat süresini yönetme, grup içinde kurallara uyum sağlama, duygu düzenleme, sorumluluk alma ve öğrenmeye yönelik içsel motivasyonu geliştirme gibi çok boyutlu bir adaptasyon süreci gerektirir.

Bilimsel veriler, 72 aydan önce okula başlayan çocukların; dikkat eksikliği, dürtü kontrolünde zorlanma, akademik başarıda geride kalma ve okula karşı olumsuz tutum geliştirme gibi risklerle daha fazla karşılaştığını göstermektedir. Özellikle erkek çocuklarda bu riskin daha belirgin olduğu, erken başlatılan çocukların okulun ilk yıllarında yaşıtlarıyla rekabet etmekte zorlandığı ve bu durumun ilerleyen yıllarda özgüven üzerinde kalıcı etkiler yaratabileceği gözlemlenmektedir.

Burada kritik olan, yalnızca öğrenme yeteneği değil, öğrenmeye hazır oluş hâlidir. Okul ortamı, gelişimsel olarak henüz olgunlaşmamış bir çocuğun kapasitelerini zorladığında, bu yalnızca akademik değil; duygusal anlamda da bir yük oluşturabilir. Okul fobisi, ders başarısında gerileme, içe kapanma ya da davranışsal tepkiler gibi sonuçlar, çoğu zaman bu gelişimsel uyumsuzluğun dışavurumlarıdır.

Öte yandan, bu erken gönderme eğilimi çoğunlukla “erken başlarsa daha çok öğrenir”, “yaşıtlarıyla fark olmasın” ya da “okula erken başlamak avantajdır” gibi iyi niyetli ama bilimsel temeli zayıf yaklaşımlara dayanır. Oysa eğitimde esas olan, çocukların potansiyelini açığa çıkaracak en doğru zamanı ve zemini sunabilmektir.

Bu nedenle, ilkokula başlama kararında yalnızca takvim yaşı değil, çocuğun bireysel gelişim düzeyi, dikkat süresi, duygu düzenleme becerileri, oyun kurma kapasitesi ve ayrılma kaygısı gibi çok yönlü ölçütler dikkate alınmalıdır. Gerekirse, bir uzmandan gelişimsel değerlendirme desteği alınması; çocukların uzun vadeli akademik ve psikolojik refahı açısından oldukça kıymetlidir.

Unutmamak gerekir ki her çocuk eşsizdir ve eğitime başlama zamanı da bu bireysel farklılıklara saygı duyarak belirlenmelidir. Eğitim, bir yarış değil; bir gelişim yolculuğudur. Bu yolculuğun doğru zamanda başlaması, çocuğun sadece okul başarısını değil, hayata dair güven duygusunu da pekiştirir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve vezirkopruozlem.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.