OBELYA 12.09.2025
Hanife AYGÜN Klinik Psikolog
Köşe Yazarı
Hanife AYGÜN Klinik Psikolog
 

Eylül Ayı ile Birlikte Okula Dönüş

Eylül ayı, sadece takvim yapraklarında bir değişim değil; çocuklarımız için yeni bir dönemin başlangıcıdır. Yaz tatilinin özgür ve plansız günlerinden sonra okul rutinine geçiş, çocukların psikolojisinde farklı duygular uyandırır. Kimi çocuk büyük bir heyecan ve merakla yeni döneme hazırlanırken, kimileri ise kaygı, isteksizlik veya belirsizlik duygularıyla karşı karşıya kalabilir. Bu çeşitlilik, gelişimsel sürecin doğal bir parçasıdır. Eğitim psikolojisi literatürü, tatilden okula geçişin çocuklarda uyum sorunlarını beraberinde getirebileceğini ortaya koymaktadır. Araştırmalar, yaz tatilinden sonra yeniden disiplinli bir düzene dönmenin çocuklarda kısa süreli stres, huzursuzluk ve dikkat dağınıklığına yol açabileceğini göstermektedir. Bunun nedeni yalnızca akademik yükün artması değil; sosyal ilişkilerin yeniden kurulması, sınıf ortamına alışılması ve öğretmenle güven ilişkisinin yeniden inşa edilmesi gerekliliğidir. Bu nedenle, eğitim-öğretim yılının ilk haftaları kritik bir uyum dönemi olarak görülmelidir. Ailelerin bu süreçteki rolü, çocuğun duygusal iklimini belirleyici niteliktedir. Çocuğun yaşadığı kaygıyı küçümsemek yerine kabul etmek, sabırla dinlemek ve güven vermek en etkili yaklaşımdır. Nitekim gelişim psikolojisi çalışmalarında, çocukların duygularının geçerli kılındığı aile ortamlarında uyum sürecinin çok daha kısa sürede atlatıldığı görülmektedir. “Senin yanındayım, bu süreç zamanla kolaylaşacak” gibi basit ama güven veren cümleler, çocuğun hissettiği belirsizliği azaltır. Okula uyum sürecinde rutinlerin yeniden inşası da büyük önem taşır. Tatilde bozulan uyku düzeninin toparlanması, dengeli beslenme alışkanlıklarının yeniden kazanılması ve sabah hazırlanma süreçlerinin planlı hale getirilmesi, çocuğun güven duygusunu artırır. Psikolojide “rutin” kavramı, öngörülebilirlik ve kontrol hissiyle ilişkilidir; bu da kaygının azalmasına doğrudan katkı sağlar. Bununla birlikte, okul yalnızca ders ve akademik başarıdan ibaret değildir. Çocuğun arkadaşlık ilişkileri kurması, paylaşmayı öğrenmesi, grup içinde yer alması ve problem çözme becerilerini geliştirmesi en az akademik performans kadar önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF raporları, 21. yüzyıl becerileri arasında duygusal zekâ, empati ve sosyal uyumun kritik bir yer tuttuğunu vurgulamaktadır. Bu nedenle ailelerin ve eğitimcilerin, çocukların sosyal-duygusal gelişim alanlarını desteklemesi, uzun vadede akademik başarıya da olumlu yansıyacaktır. Sonuç olarak, Eylül ayı yalnızca okulun değil; çocukların psikolojik yolculuğunun da başlangıcıdır. Yaz tatilinden düzenli bir okul yaşamına geçişte yaşanan kaygılar doğaldır ve doğru destekle kolaylıkla aşılabilir. Ailelerin sabırlı, tutarlı ve şefkatli tutumu, öğretmenlerin bireysel farklılıklara duyarlı yaklaşımı ile birleştiğinde, çocukların okula uyum süreci sağlıklı bir şekilde tamamlanır. Eğitim, yalnızca bilgi aktarmak değil; güven, aidiyet ve değerler kazandıran uzun bir yolculuktur. Çocuklarımızın bu yolculuğa güvenle adım atabilmesi için en güçlü desteğin ailelerinden geldiğini unutmamak gerekir.
Ekleme Tarihi: 05 Eylül 2025 -Cuma
Hanife AYGÜN Klinik Psikolog

Eylül Ayı ile Birlikte Okula Dönüş

Eylül ayı, sadece takvim yapraklarında bir değişim değil; çocuklarımız için yeni bir dönemin başlangıcıdır. Yaz tatilinin özgür ve plansız günlerinden sonra okul rutinine geçiş, çocukların psikolojisinde farklı duygular uyandırır. Kimi çocuk büyük bir heyecan ve merakla yeni döneme hazırlanırken, kimileri ise kaygı, isteksizlik veya belirsizlik duygularıyla karşı karşıya kalabilir. Bu çeşitlilik, gelişimsel sürecin doğal bir parçasıdır.

Eğitim psikolojisi literatürü, tatilden okula geçişin çocuklarda uyum sorunlarını beraberinde getirebileceğini ortaya koymaktadır. Araştırmalar, yaz tatilinden sonra yeniden disiplinli bir düzene dönmenin çocuklarda kısa süreli stres, huzursuzluk ve dikkat dağınıklığına yol açabileceğini göstermektedir. Bunun nedeni yalnızca akademik yükün artması değil; sosyal ilişkilerin yeniden kurulması, sınıf ortamına alışılması ve öğretmenle güven ilişkisinin yeniden inşa edilmesi gerekliliğidir. Bu nedenle, eğitim-öğretim yılının ilk haftaları kritik bir uyum dönemi olarak görülmelidir.

Ailelerin bu süreçteki rolü, çocuğun duygusal iklimini belirleyici niteliktedir. Çocuğun yaşadığı kaygıyı küçümsemek yerine kabul etmek, sabırla dinlemek ve güven vermek en etkili yaklaşımdır. Nitekim gelişim psikolojisi çalışmalarında, çocukların duygularının geçerli kılındığı aile ortamlarında uyum sürecinin çok daha kısa sürede atlatıldığı görülmektedir. “Senin yanındayım, bu süreç zamanla kolaylaşacak” gibi basit ama güven veren cümleler, çocuğun hissettiği belirsizliği azaltır.

Okula uyum sürecinde rutinlerin yeniden inşası da büyük önem taşır. Tatilde bozulan uyku düzeninin toparlanması, dengeli beslenme alışkanlıklarının yeniden kazanılması ve sabah hazırlanma süreçlerinin planlı hale getirilmesi, çocuğun güven duygusunu artırır. Psikolojide “rutin” kavramı, öngörülebilirlik ve kontrol hissiyle ilişkilidir; bu da kaygının azalmasına doğrudan katkı sağlar.

Bununla birlikte, okul yalnızca ders ve akademik başarıdan ibaret değildir. Çocuğun arkadaşlık ilişkileri kurması, paylaşmayı öğrenmesi, grup içinde yer alması ve problem çözme becerilerini geliştirmesi en az akademik performans kadar önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF raporları, 21. yüzyıl becerileri arasında duygusal zekâ, empati ve sosyal uyumun kritik bir yer tuttuğunu vurgulamaktadır. Bu nedenle ailelerin ve eğitimcilerin, çocukların sosyal-duygusal gelişim alanlarını desteklemesi, uzun vadede akademik başarıya da olumlu yansıyacaktır.

Sonuç olarak, Eylül ayı yalnızca okulun değil; çocukların psikolojik yolculuğunun da başlangıcıdır. Yaz tatilinden düzenli bir okul yaşamına geçişte yaşanan kaygılar doğaldır ve doğru destekle kolaylıkla aşılabilir. Ailelerin sabırlı, tutarlı ve şefkatli tutumu, öğretmenlerin bireysel farklılıklara duyarlı yaklaşımı ile birleştiğinde, çocukların okula uyum süreci sağlıklı bir şekilde tamamlanır. Eğitim, yalnızca bilgi aktarmak değil; güven, aidiyet ve değerler kazandıran uzun bir yolculuktur. Çocuklarımızın bu yolculuğa güvenle adım atabilmesi için en güçlü desteğin ailelerinden geldiğini unutmamak gerekir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (1)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve vezirkopruozlem.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yaşar taşan
(21.09.2025 15:04 - #4242)
"okul yalnızca ders ve akademik başarıdan ibaret değildir. Çocuğun arkadaşlık ilişkileri kurması, paylaşmayı öğrenmesi, grup içinde yer alması ve problem çözme becerilerini geliştirmesi en az akademik performans kadar önemlidir. " Bence asıl kazandırılması gereken bunlar..
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve vezirkopruozlem.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.