ORKİDE ÇİÇEKÇİLİK 30.12.2024

YA İNŞAAT KAZALARINA KURBAN VERMEYE DEVAM YA DA İNADINA EĞİTİM

Dünya (Web Sitesi) - Web Sitesi | 23.04.2025 - 16:45, Güncelleme: 23.04.2025 - 16:45 7007+ kez okundu.
 

YA İNŞAAT KAZALARINA KURBAN VERMEYE DEVAM YA DA İNADINA EĞİTİM

Bir Anadolu şehri düşünün; Gurbete sürekli inşaat işçisi gönderiyor ve son 15 günde 2 inşaat işçisi çalıştığı inşaatta kaza geçirerek ölüm yolculuğuna çıkıyor. Bu ilçenin yerel basını geriye doğru sadece bir yıl taransa büyük ihtimal her ay en az bir olmak üzere son bir yılda 12 – 13 civarında, son 20 yılda yüzlerce genç evladı gurbet ellerde geçim maişeti için mücadele ederken amiyane tabirle telef olup gidiyorlar.
En son Vezirköprülü bir inşaat işçisi kardeşimizi Ankara Altındağ Lalahan’da kaybettik. İlk anda duyduğumuzda eyvahlar olsun yine iki ocağa ateş düştü diye içimizden geçti ama kısa bir araştırmada kazanın kurumsal bir inşaat firmasında değil kendi kişisel olarak aldıkları bir inşaat da olduğunu öğrendik. Bu şu demek oluyor; Bu tür kazalarda vefat eden işçi kardeşimizin ocağına ateş düştüğü gibi bir de çalıştığı işyeri sahibinin sorumluluğundan dolayı konu ile ilgili soruşturma, tutuklama, haklı olarak uzun bir mahkeme safhası.. ve dolayısı ile işverende bu durumdan büyük bir sıkıntı yaşıyor. Cenazenin bu sefer Vezirköprü’de değil de, uzun zaman önce yine geçim derdi için göç edip yerleştikleri Ankara Mamak ilçesi Lalahan Mahallesi’nde defnedileceğini öğrenince Ankara & Vezirköprü platformu Başkanı Mustafa Sezer ile birlikte cenaze defin merasimine katılmak için Ankara Merkez’den Lalahan’a doğru yola çıktık. Tabelaları takip ederek geldiğimiz Lalahan’a öğle namazından biraz erken geldiğimiz için cenaze evine giderek bir ön taziyede bulunmak istedik. Evi bilmiyorduk ancak mahalle merkezinde çok sayıda 55 plakalı araç görünce de biz de bu araçlar peşine takıldık. Ancak araçlar cenaze evine değil de Lalahan Merkez Camii’ne getirdi bizi. Cami civarının öğle namazına bir saat zaman olmasına rağmen oldukça kalabalık olduğunu hafta sonu olmasına rağmen gözlemledik ve çevrede de bir çok 55 plakalı araç olduğunu gördük. Aracımızı uygun bir yere park ettikten sonra kalabalık cami avlusuna doğru yöneldiğimizde tanıdık bir çok Vezirköprülü hemşehrimiz ile karşılaşıp merhabalaştık. Tabi herkes üzgündü ve kendi aralarında durumun nezaketine uygun sohbet ediyorlardı. Biz de sohbete dahil olunca kalabalık ile ilgili meraklı bakışlarımıza istinaden konuya vakıf birkaç kişi, konunun inşaat ta kaza olması hasebiyle ve Vezirköprülülerin de genelde bu sektörde çalıştıklarından böyle ölümlü kazalar sonrası bir aidiyet duygusu ile cenazeye katılım sağlamak için azami gayret gösterildiğini, hata bu cenaze için İstanbul, Tekirdağ, Bursa, Kastamonu ve doğal olarak Vezirköprü Samsunda dahil olmak üzere ayrıca Ankara’da genelde inşaat sektöründe çalışan – işveren herkesin katıldığını belirttiler. Bu arada yoğun şekilde yağan bahar yağmuru ortamın kasvetiyle uyum sağlamak istercesine bütün hızıyla yağmaya başladı. Ben vefat eden kardeşimizi yakından tanımıyorum ancak bu kasvetli ortam beni Vezirköprü Beşpınar köyü ’ne doğru hayali bir yolculuğa çıkardı. 46 yaşlarında olan bu kardeşimizi annesi yılar önce köyünde doğurduğu bir erkek evladı olma sevinciyle hiç aklına bu evladının yıllar sonra bu ülkenin başkentinin çorak bir coğrafyasında bir inşaat kazasında genç sayılabilecek bir yaşta pisi pisipisine (tabi bu arada yanlış anlaşılmasın inancımıza göre işinin başında çoluk çocuğunu ekmeği için mücadele ederken vefat ettiğini ve Allah’ın izniyle şehit muamelesi göreceği konusunu kabulleniyoruz.) ölüp gideceğini bilseydi, acaba yine sevinir miydi? Evet tekrar cami avlusuna dönelim. Bu arada kazanın nasıl olduğuna dair meraklı sorularımıza çevremizde konuya vakıf olan hemşehrilerimiz bildikleri kadarıyla olayın yine tedbirsizlik, boş vermişlik, aman bana bir şey olmaz düşüncesinden meydana geldiğini az çok anlıyoruz. Bu bilgi üzerine yine çevremizde bulunan Ankara & Vezirköprü Platformu Yönetim Kurulu üyemiz Hikmet Abacı Bey’e kendisinin de uzun yıllar inşaat sektörüne bulunması bilinci ile ‘’neden bu kazaları sık yaşıyor, bu acıları da yakınlarımıza yaşatıyoruz?’’ diye sorunca yılların tecrübesi ile verdiği cevap şu; ‘’ Maalesef yaptığımız işi ciddiye almıyoruz. Biz işverenler olarak inşaatlarımızda mümkün olduğunca kuralları uygulamaya çalışıyoruz. Mesela en çok ölümlü kazaların yaşandığı asansör boşlukları, merdiven boşluklarına koruyucu kalaslar, demir engeller koyuyoruz, bir süre sonra buraya sıva yapacak arkadaşımız engel olmasın diye bu güvenlik için konan kalasları, demirleri çıkarıyorlar ancak işleri bitince tekrar yerine monte etmiyorlar. Art niyetli değiller ama ihmalkar davranıyorlar, yüksek yerlerde çalışırken ‘’Aman bana bir şey olmaz düşüncesi ile emniyet kemerini kendi hareketlerini kısıtlıyor düşüncesi ile takmıyorlar’’ dedi. Burada yine yanımızda bulunan inşaat sektörünün pirlerinden Karaköylü Bayram Elma’da ;’’ Biz üzülerek söylüyorum bir kask -* baret taktırmayı bile beceremedik. Anlamadığım bir direnç var, Kask inşaatlarda çok önemli bir kaza önleyici ama yok gözümün önüne geliyor yok ağır kafamı ağrıtıyor yok sıcakta bunalıyoruz diye işçi arkadaşlara usta arkadaşlara taktıramıyoruz.’’ Diye sohbetimize dahil oldu. Burada bende sosyal medyada gördüğüm Vezirköprülü iki genç inşaatçının çalıştıkları inşaat da çektikleri bir videodan bahsettim. Bu videoda yine gurbette çalışan iki gençten birisi telefonu ile çekim yaparken diğeri inşaat çevresine güvenlik için gerilmiş ağ üzerine atlayarak sanki sirkte gösteri yapan akrobatlar gibi ağzında da sigara ile olayı o kadar küçümsüyorlar eğlence haline getiriyorlar ki metrelerce yukarıda yaptıkları bu tehlikeli oyun Allah muhafaza her an bir ölümlü olaya dönüşmesin. Bu nasıl bir bilinç? Bu nasıl bir boş vermişlik? Düşünebiliyor musunuz.. Memleketinizin insanları neredeyse her ay bu kazalarda en az bir can veriyor, geriye dönük baksak belki yüzlerce Vezirköprülü’nün ocağına bu konuda ateş düşmüş ama biz hala olayı hiç ciddiye almıyoruz. Peki dedim yine çevremde toplanan Vezirköprülü hemşehrilerime ‘’- bu işin içinde olanlar olarak, her kaza sonrası yanalım üzülelim ama bunun bir çözümü yok mu?’’ Hep birlikte şu cevabı verdiler; ‘’Eğitim.. Maalesef insanımız eğitimsiz, iş güvenliği ile ilgili bilinç sıfır!’’ Ankara & Vezirköprü Platformu Başkanımız Mustafa Sezer’e dönerek; ‘’Başkanım bir sivil toplum örgütü olarak biz bu işin bir ucundan tutabilir miyiz, Malum köy derneklerimiz var buralarda inşaat sektöründeki işçi arkadaşlarımız toplasak çay içerek uzman bir görevli eşliğinde slaytlar üzerinden bir tür hizmet içi eğitim yapmanın yol ve yöntemlerini araştırsak.’’ Dediğimde yine çevremde bulunan ve sorun eğitim diyen hemşerilerimiz bu seferde ‘’Bizim insanımız eğitilemez garip bir inatları var, mümkün değil sonuç alamayız’’ diye itiraz ettiler. O halde ne yapacağız? Her ay bir iki genç fidan hemşerimizi bu kazalarda kaybetmeye devam edip, cenazelerine Türkiye’nin dört bir yanından gelip ağlamaya, çoluk çocuklarını boynu bükük bırakmaya, genç kadınları dul koymaya devam mı edeceğiz. İyi maşallah dayanışmamız güzel, cenazelere çok kalabalıklar şeklinde katılıyor, tabutları yarışarak mezarlıklara taşıyoruz, taziye evlerinde pideleri ayranları höpürtede höpürtede yiyoruz.. Böyle devam mı edelim. Her canlı eğitime karşılık verir.. Kediler, köpekler, tavuklar, ayılar bile eğitilir ama insan eğitilemez öyle mi? Hayır Allah insanı akli meleke ile yaratmış ve bu aklı kullanma yetisi vermiştir. Ama bunun farklı farklı yöntemleri vardır.. eğitimin nasıl verildiği, kim tarafından verildiği, yerin ve şartların uygunluğu vs. Yaşı bana yakın olanlar bilir. Rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal zamanında KDV fişi ile ilgili hassasiyet oluşturmak için o günlerde tek kanallı olan televizyona dakika başı ‘’- Bir alışveriş bir fiş, bir alışveriş bir fiş’’ diye tekrar tekrar yapılan uyarılar sonrası fiş almak bir alışkanlık haline gelmedi mi? O halde bir defa da işe yaramazsa ikinci defa ikide yaramazsa kez ve kez bu eğitimleri yaygınlaştırmalıyız. Bu konuda kim ne yapabiliyorsa onu yapmalı. Farklı farklı yöntemler denenmeli.. Taşı delen suyun kuvveti değil devamlılığıdır der büyüklerimiz. Bıkmadan usanmadan bu bilgilendirmeyi birileri görev addetmeli.. yalandan yere üzülmenin, yanıp yakılmanın, boş yere bizden bir şey olmaz eğitilemeyiz karamsarlığından kurtulmanın yol ve yordamını bulmak zorundayız. Ya da ‘’Böyle gelmiş böyle gider’’ anlayışı ile yağmurlu yağışlı boranlı günlerde cenaze namazları kılmaya, yüzde 95’i inşaat da çalışan bu insanların her mezar başında acaba önümüzdeki günlerde benim de böyle bir kaza sonrası böyle kalabalıklar ile tabutum taşınırmı ki düşüncesine mi gark olacağız!! Ya farklı yöntemler ile eğitmenin yolunu bulup, iş güvenliği, tedbir, farkındalık, olayı hafife almama, iş ciddiyeti gibi konularda bilinç oluşturacağız yada bugün olduğu gibi kalabalık Vezirköprülüler ile cenazelere iştirak ederek bunu bir övünç vesilesi yapacağız. İçimiz yanacak, yanmaya devam edecek, Vezirköprülü inşaatçının makus talihi değişmeyecek.. Buna hayır demenin zamanı gelmedi mi? Eğitim ile de Vezirköprülünün kahrolası kaderi değişmeyecek mi? Eğitim… Eğitim… Eğitim ve tatbiki farkındalık, bilinç oluşturmak.. Bizler o gün Ayhan Fidan Kardeşimizin Lalahan merkez Camisi’nde namazını kıldık, Odabaşı Köyü Mezarlığı’nda yağan yağmur altınla hüzünle defnettik.. Ve Türkiye’nin dört bir yanındaki inşaatlarımıza işlerimize döndük… Ama ne olur gelin olaya eğitim ile bir yerlerden başlayalım.. Bir canı bile engelleyebilir, farkındalık oluşturur, yaşatırsak çok şey yapmış oluruz.. (Yunis Kuzu - Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Halkbilimi Bölümü Öğrencisi)
Bir Anadolu şehri düşünün; Gurbete sürekli inşaat işçisi gönderiyor ve son 15 günde 2 inşaat işçisi çalıştığı inşaatta kaza geçirerek ölüm yolculuğuna çıkıyor. Bu ilçenin yerel basını geriye doğru sadece bir yıl taransa büyük ihtimal her ay en az bir olmak üzere son bir yılda 12 – 13 civarında, son 20 yılda yüzlerce genç evladı gurbet ellerde geçim maişeti için mücadele ederken amiyane tabirle telef olup gidiyorlar.

En son Vezirköprülü bir inşaat işçisi kardeşimizi Ankara Altındağ Lalahan’da kaybettik. İlk anda duyduğumuzda eyvahlar olsun yine iki ocağa ateş düştü diye içimizden geçti ama kısa bir araştırmada kazanın kurumsal bir inşaat firmasında değil kendi kişisel olarak aldıkları bir inşaat da olduğunu öğrendik. Bu şu demek oluyor; Bu tür kazalarda vefat eden işçi kardeşimizin ocağına ateş düştüğü gibi bir de çalıştığı işyeri sahibinin sorumluluğundan dolayı konu ile ilgili soruşturma, tutuklama, haklı olarak uzun bir mahkeme safhası.. ve dolayısı ile işverende bu durumdan büyük bir sıkıntı yaşıyor.

Cenazenin bu sefer Vezirköprü’de değil de, uzun zaman önce yine geçim derdi için göç edip yerleştikleri Ankara Mamak ilçesi Lalahan Mahallesi’nde defnedileceğini öğrenince Ankara & Vezirköprü platformu Başkanı Mustafa Sezer ile birlikte cenaze defin merasimine katılmak için Ankara Merkez’den Lalahan’a doğru yola çıktık. Tabelaları takip ederek geldiğimiz Lalahan’a öğle namazından biraz erken geldiğimiz için cenaze evine giderek bir ön taziyede bulunmak istedik. Evi bilmiyorduk ancak mahalle merkezinde çok sayıda 55 plakalı araç görünce de biz de bu araçlar peşine takıldık. Ancak araçlar cenaze evine değil de Lalahan Merkez Camii’ne getirdi bizi. Cami civarının öğle namazına bir saat zaman olmasına rağmen oldukça kalabalık olduğunu hafta sonu olmasına rağmen gözlemledik ve çevrede de bir çok 55 plakalı araç olduğunu gördük. Aracımızı uygun bir yere park ettikten sonra kalabalık cami avlusuna doğru yöneldiğimizde tanıdık bir çok Vezirköprülü hemşehrimiz ile karşılaşıp merhabalaştık. Tabi herkes üzgündü ve kendi aralarında durumun nezaketine uygun sohbet ediyorlardı. Biz de sohbete dahil olunca kalabalık ile ilgili meraklı bakışlarımıza istinaden konuya vakıf birkaç kişi, konunun inşaat ta kaza olması hasebiyle ve Vezirköprülülerin de genelde bu sektörde çalıştıklarından böyle ölümlü kazalar sonrası bir aidiyet duygusu ile cenazeye katılım sağlamak için azami gayret gösterildiğini, hata bu cenaze için İstanbul, Tekirdağ, Bursa, Kastamonu ve doğal olarak Vezirköprü Samsunda dahil olmak üzere ayrıca Ankara’da genelde inşaat sektöründe çalışan – işveren herkesin katıldığını belirttiler. Bu arada yoğun şekilde yağan bahar yağmuru ortamın kasvetiyle uyum sağlamak istercesine bütün hızıyla yağmaya başladı. Ben vefat eden kardeşimizi yakından tanımıyorum ancak bu kasvetli ortam beni Vezirköprü Beşpınar köyü ’ne doğru hayali bir yolculuğa çıkardı. 46 yaşlarında olan bu kardeşimizi annesi yılar önce köyünde doğurduğu bir erkek evladı olma sevinciyle hiç aklına bu evladının yıllar sonra bu ülkenin başkentinin çorak bir coğrafyasında bir inşaat kazasında genç sayılabilecek bir yaşta pisi pisipisine (tabi bu arada yanlış anlaşılmasın inancımıza göre işinin başında çoluk çocuğunu ekmeği için mücadele ederken vefat ettiğini ve Allah’ın izniyle şehit muamelesi göreceği konusunu kabulleniyoruz.) ölüp gideceğini bilseydi, acaba yine sevinir miydi?

Evet tekrar cami avlusuna dönelim. Bu arada kazanın nasıl olduğuna dair meraklı sorularımıza çevremizde konuya vakıf olan hemşehrilerimiz bildikleri kadarıyla olayın yine tedbirsizlik, boş vermişlik, aman bana bir şey olmaz düşüncesinden meydana geldiğini az çok anlıyoruz. Bu bilgi üzerine yine çevremizde bulunan Ankara & Vezirköprü Platformu Yönetim Kurulu üyemiz Hikmet Abacı Bey’e kendisinin de uzun yıllar inşaat sektörüne bulunması bilinci ile ‘’neden bu kazaları sık yaşıyor, bu acıları da yakınlarımıza yaşatıyoruz?’’ diye sorunca yılların tecrübesi ile verdiği cevap şu; ‘’ Maalesef yaptığımız işi ciddiye almıyoruz. Biz işverenler olarak inşaatlarımızda mümkün olduğunca kuralları uygulamaya çalışıyoruz. Mesela en çok ölümlü kazaların yaşandığı asansör boşlukları, merdiven boşluklarına koruyucu kalaslar, demir engeller koyuyoruz, bir süre sonra buraya sıva yapacak arkadaşımız engel olmasın diye bu güvenlik için konan kalasları, demirleri çıkarıyorlar ancak işleri bitince tekrar yerine monte etmiyorlar. Art niyetli değiller ama ihmalkar davranıyorlar, yüksek yerlerde çalışırken ‘’Aman bana bir şey olmaz düşüncesi ile emniyet kemerini kendi hareketlerini kısıtlıyor düşüncesi ile takmıyorlar’’ dedi. Burada yine yanımızda bulunan inşaat sektörünün pirlerinden Karaköylü Bayram Elma’da ;’’ Biz üzülerek söylüyorum bir kask -* baret taktırmayı bile beceremedik. Anlamadığım bir direnç var, Kask inşaatlarda çok önemli bir kaza önleyici ama yok gözümün önüne geliyor yok ağır kafamı ağrıtıyor yok sıcakta bunalıyoruz diye işçi arkadaşlara usta arkadaşlara taktıramıyoruz.’’ Diye sohbetimize dahil oldu. Burada bende sosyal medyada gördüğüm Vezirköprülü iki genç inşaatçının çalıştıkları inşaat da çektikleri bir videodan bahsettim. Bu videoda yine gurbette çalışan iki gençten birisi telefonu ile çekim yaparken diğeri inşaat çevresine güvenlik için gerilmiş ağ üzerine atlayarak sanki sirkte gösteri yapan akrobatlar gibi ağzında da sigara ile olayı o kadar küçümsüyorlar eğlence haline getiriyorlar ki metrelerce yukarıda yaptıkları bu tehlikeli oyun Allah muhafaza her an bir ölümlü olaya dönüşmesin. Bu nasıl bir bilinç? Bu nasıl bir boş vermişlik? Düşünebiliyor musunuz.. Memleketinizin insanları neredeyse her ay bu kazalarda en az bir can veriyor, geriye dönük baksak belki yüzlerce Vezirköprülü’nün ocağına bu konuda ateş düşmüş ama biz hala olayı hiç ciddiye almıyoruz.

Peki dedim yine çevremde toplanan Vezirköprülü hemşehrilerime ‘’- bu işin içinde olanlar olarak, her kaza sonrası yanalım üzülelim ama bunun bir çözümü yok mu?’’

Hep birlikte şu cevabı verdiler; ‘’Eğitim.. Maalesef insanımız eğitimsiz, iş güvenliği ile ilgili bilinç sıfır!’’

Ankara & Vezirköprü Platformu Başkanımız Mustafa Sezer’e dönerek; ‘’Başkanım bir sivil toplum örgütü olarak biz bu işin bir ucundan tutabilir miyiz, Malum köy derneklerimiz var buralarda inşaat sektöründeki işçi arkadaşlarımız toplasak çay içerek uzman bir görevli eşliğinde slaytlar üzerinden bir tür hizmet içi eğitim yapmanın yol ve yöntemlerini araştırsak.’’ Dediğimde yine çevremde bulunan ve sorun eğitim diyen hemşerilerimiz bu seferde ‘’Bizim insanımız eğitilemez garip bir inatları var, mümkün değil sonuç alamayız’’ diye itiraz ettiler.

O halde ne yapacağız? Her ay bir iki genç fidan hemşerimizi bu kazalarda kaybetmeye devam edip, cenazelerine Türkiye’nin dört bir yanından gelip ağlamaya, çoluk çocuklarını boynu bükük bırakmaya, genç kadınları dul koymaya devam mı edeceğiz. İyi maşallah dayanışmamız güzel, cenazelere çok kalabalıklar şeklinde katılıyor, tabutları yarışarak mezarlıklara taşıyoruz, taziye evlerinde pideleri ayranları höpürtede höpürtede yiyoruz.. Böyle devam mı edelim.

Her canlı eğitime karşılık verir.. Kediler, köpekler, tavuklar, ayılar bile eğitilir ama insan eğitilemez öyle mi? Hayır Allah insanı akli meleke ile yaratmış ve bu aklı kullanma yetisi vermiştir. Ama bunun farklı farklı yöntemleri vardır.. eğitimin nasıl verildiği, kim tarafından verildiği, yerin ve şartların uygunluğu vs. Yaşı bana yakın olanlar bilir. Rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal zamanında KDV fişi ile ilgili hassasiyet oluşturmak için o günlerde tek kanallı olan televizyona dakika başı ‘’- Bir alışveriş bir fiş, bir alışveriş bir fiş’’ diye tekrar tekrar yapılan uyarılar sonrası fiş almak bir alışkanlık haline gelmedi mi? O halde bir defa da işe yaramazsa ikinci defa ikide yaramazsa kez ve kez bu eğitimleri yaygınlaştırmalıyız. Bu konuda kim ne yapabiliyorsa onu yapmalı. Farklı farklı yöntemler denenmeli.. Taşı delen suyun kuvveti değil devamlılığıdır der büyüklerimiz. Bıkmadan usanmadan bu bilgilendirmeyi birileri görev addetmeli.. yalandan yere üzülmenin, yanıp yakılmanın, boş yere bizden bir şey olmaz eğitilemeyiz karamsarlığından kurtulmanın yol ve yordamını bulmak zorundayız. Ya da ‘’Böyle gelmiş böyle gider’’ anlayışı ile yağmurlu yağışlı boranlı günlerde cenaze namazları kılmaya, yüzde 95’i inşaat da çalışan bu insanların her mezar başında acaba önümüzdeki günlerde benim de böyle bir kaza sonrası böyle kalabalıklar ile tabutum taşınırmı ki düşüncesine mi gark olacağız!!

Ya farklı yöntemler ile eğitmenin yolunu bulup, iş güvenliği, tedbir, farkındalık, olayı hafife almama, iş ciddiyeti gibi konularda bilinç oluşturacağız yada bugün olduğu gibi kalabalık Vezirköprülüler ile cenazelere iştirak ederek bunu bir övünç vesilesi yapacağız.

İçimiz yanacak, yanmaya devam edecek, Vezirköprülü inşaatçının makus talihi değişmeyecek.. Buna hayır demenin zamanı gelmedi mi? Eğitim ile de Vezirköprülünün kahrolası kaderi değişmeyecek mi? Eğitim… Eğitim… Eğitim ve tatbiki farkındalık, bilinç oluşturmak..

Bizler o gün Ayhan Fidan Kardeşimizin Lalahan merkez Camisi’nde namazını kıldık, Odabaşı Köyü Mezarlığı’nda yağan yağmur altınla hüzünle defnettik.. Ve Türkiye’nin dört bir yanındaki inşaatlarımıza işlerimize döndük… Ama ne olur gelin olaya eğitim ile bir yerlerden başlayalım.. Bir canı bile engelleyebilir, farkındalık oluşturur, yaşatırsak çok şey yapmış oluruz.. ( Yunis Kuzu - Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Halkbilimi Bölümü Öğrencisi)

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (3 )

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve vezirkopruozlem.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Kastamonulu fahrettin
(23.04.2025 17:38 - #5800)
Ne yaparsanız yapın vkopru yönetiminin umrunda değil insaat işçisi yada gurbette hayatını kaybeden....ancak yakınlarını biryerlere yerlestiriyim..benim düzenim bozulmasın zihniyeti devam ettikçe DÜZELMEZZ....organizeyi kurdunuz kaçtane fabrika geldi...gelen fabrikayida geri çevirirler emin olun....
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve vezirkopruozlem.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Orhan yazıcı
(23.04.2025 19:08 - #5806)
Üç katta bir file gerilmeli dış cephenin 4 tarafına inşaat içinde karanlık nokta olmamalı ışıklandırılmış balkon merdiven asonsör boşlukları kapatılmalı ışık olmayan karanlık yerler aydınlatılması baret iş ayakkabısı zorunlu olmalı düşme hattı olan son 1,5 metre olan yerlerde emniyet kemeri ve kontrollu calışma saglanmalı
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve vezirkopruozlem.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Galip BİLGİLİ
(23.04.2025 22:43 - #5809)
Değerli hemşehrim Aslında kolayı var iş veren İnşaat müteahhitleri İş güvenliği sertifikası Eğitim belgesi olmayana iş vermezse Bu iş kısa sürede çözülür Ama sahte evrağa dikkat gerekli...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve vezirkopruozlem.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.