ORKİDE ÇİÇEKÇİLİK 30.12.2024
Yakup CEYLAN
Köşe Yazarı
Yakup CEYLAN
 

BEKLENEN GÜNLER

TBMM, Türkiye Cumhuriyeti’nin yasama organıdır. Asli görevi “YÜRÜTMEYİ” denetlemek ve yasama yetkisini kullanmaktır. 23 Nisan 1920’de TBMM açılma nedeni; Vatanı düşman işgalinden kurtarıp, ulusal iradeyi hâkim kılmaktı. İlk defa halk iradesine dayalı meclis açılarak TÜRK DEVLETİ kurulmuş, saltanata karşı gelinerek CUMHURİYETE giden ilk adım atılmıştır. Böylece itilaf devletlerinin işgali altında olan vatan topraklarını Misak-ı Milli sınırları çerçevesinde siyasi, mali, ekonomik bağımsızlığına kavuşturacaktı. Kuruluşundan bu güne kadar geçen 105 yılda nereden nereye geldik. Cumhuriyet ile siyasi gücün halk ve temsilcileri tarafından paylaşılması amaçlanırken, demokrasinin gelişmesine en uygun rejim halkın egemenliği temeline dayandırılmak istenirken, getirilen “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile anayasa hukukunda uygulanmamış bir sistem ile yetkiler tek bir kişiye verilmiş, partili Cumhurbaşkanına yürütme yetkisi tanınmıştır. 24 Haziran 2018’de ülke kararnameler, kanun hükmünde kararnameler veya Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan kanunların TBMM onaylanması ile yönetilmektedir. Bu sistemde meclis işlevsiz hale getirilmiş, YASAMA – YÜRÜTME – YARGI tek elde toplanmış, meclisin DENETLEME yetkisi de elinden alınmıştır. Halka “Verin yetkiyi alın etkiyi” denmiş ama bu etki çok acı neticelere doğurmuştur. Halk cahil kalmış, köy okulları kapatılmış, AÇIK ORTA-LİSELER çıkmış çocuklar okullara gitmeden diploma sahibi olmuş. 81 ilde üniversiteler açılmış, ülkenin ihtiyacı olmayan bölümlerden mezun olan diplomalı işsizler kahveleri doldurmuştur. Halk yoksul ve işsiz kalmış, evde tencerelerde kaynayan yemekler pişirilememiş, pazarlarda çöplerden meyve ve sebzeler toplanmaya başlanmıştır. Özelleştirme adı altında Atatürk döneminde kurulan fabrikalar “zarar ediyor, devlet market işletir mi?” bahaneleri üretilerek hepsi yandaş iş adamlarına, yabancılara satılmıştır. Atatürk “Millet ve memleket adına ve hesabına tek başvurulacak yer burasıdır; Yani Yüksek Meclisimizdir. Bu yasal hakkı, bu millî hakkı, bu doğal hakkı hiçbir sebep ve bahane ile ve hiçbir düşünce ile,  hiçbir kimseye ve hiçbir kurula terk edemeyiz” demiş ama 1921 yılındaki bu söze itibar edilmeyerek 2018’de “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile yetki tek kişiye verilmiştir. Gelin görün ki yine Atatürk’ün şu sözleri: “Gazeteciler gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır.”  “Gazeteciler, kanunun ve umumun menfaatlerinin aksine muamelelere şahit ve vakıf oldukları takdirde gerekli yayında bulunmalıdır.” “Matbuat hiçbir sebeple tahakküm ve nüfuza tabi tutulamaz.” demesine rağmen, bugün Gazete ve TV’lerin başına gelenleri biliyorsunuz. Yargı eliyle hepsi cezalandırılmakta, para cezaları kesilmektedir. Atatürk’ün en sevdiği sözü: “ÖZGÜRLÜK ve BAĞIMSIZLIK BENİM KARAKTERİMDİR.” hepimiz seviyoruz. Özgür düşünce, özgür konuşma ve yazma, bağımsız yargıya kavuşmayı diliyoruz. AMA YASAMA – YÜRÜTME – YARGI’yı tek elde bu sistemde CHP’li Belediye Başkanlarına yargı eliyle soruşturmalar açılmış, görevden uzaklaştırmalar ve yerlerine kayyumlar atanmıştır. Sorarım size AKP’li Belediyelerde yapılan yanlışlıklar, açılması gereken soruşturmalar yok mu? Tek taraflı uygulamalar neden? Maden sahaları açmak için bin yıllık zeytin ağaçları neden tahrip edilir. Yeter artık ! TBMM asli görevine dönmelidir. Seçtiğimiz vekiller milletin, memleketin işleri için parmak kaldırmalıdır. Yeniden parlamenter sisteme dönülmelidir. Özgürce huzurlu, mutlu, yaşayacağımız günleri bekliyoruz…
Ekleme Tarihi: 20 June 2025 - Friday
Yakup CEYLAN

BEKLENEN GÜNLER

TBMM, Türkiye Cumhuriyeti’nin yasama organıdır. Asli görevi “YÜRÜTMEYİ” denetlemek ve yasama yetkisini kullanmaktır.

23 Nisan 1920’de TBMM açılma nedeni; Vatanı düşman işgalinden kurtarıp, ulusal iradeyi hâkim kılmaktı. İlk defa halk iradesine dayalı meclis açılarak TÜRK DEVLETİ kurulmuş, saltanata karşı gelinerek CUMHURİYETE giden ilk adım atılmıştır. Böylece itilaf devletlerinin işgali altında olan vatan topraklarını Misak-ı Milli sınırları çerçevesinde siyasi, mali, ekonomik bağımsızlığına kavuşturacaktı.

Kuruluşundan bu güne kadar geçen 105 yılda nereden nereye geldik. Cumhuriyet ile siyasi gücün halk ve temsilcileri tarafından paylaşılması amaçlanırken, demokrasinin gelişmesine en uygun rejim halkın egemenliği temeline dayandırılmak istenirken, getirilen “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile anayasa hukukunda uygulanmamış bir sistem ile yetkiler tek bir kişiye verilmiş, partili Cumhurbaşkanına yürütme yetkisi tanınmıştır. 24 Haziran 2018’de ülke kararnameler, kanun hükmünde kararnameler veya Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan kanunların TBMM onaylanması ile yönetilmektedir.

Bu sistemde meclis işlevsiz hale getirilmiş, YASAMA – YÜRÜTME – YARGI tek elde toplanmış, meclisin DENETLEME yetkisi de elinden alınmıştır.

Halka “Verin yetkiyi alın etkiyi” denmiş ama bu etki çok acı neticelere doğurmuştur.

Halk cahil kalmış, köy okulları kapatılmış, AÇIK ORTA-LİSELER çıkmış çocuklar okullara gitmeden diploma sahibi olmuş. 81 ilde üniversiteler açılmış, ülkenin ihtiyacı olmayan bölümlerden mezun olan diplomalı işsizler kahveleri doldurmuştur.

Halk yoksul ve işsiz kalmış, evde tencerelerde kaynayan yemekler pişirilememiş, pazarlarda çöplerden meyve ve sebzeler toplanmaya başlanmıştır.

Özelleştirme adı altında Atatürk döneminde kurulan fabrikalar “zarar ediyor, devlet market işletir mi?” bahaneleri üretilerek hepsi yandaş iş adamlarına, yabancılara satılmıştır.

Atatürk “Millet ve memleket adına ve hesabına tek başvurulacak yer burasıdır; Yani Yüksek Meclisimizdir. Bu yasal hakkı, bu millî hakkı, bu doğal hakkı hiçbir sebep ve bahane ile ve hiçbir düşünce ile,  hiçbir kimseye ve hiçbir kurula terk edemeyiz” demiş ama 1921 yılındaki bu söze itibar edilmeyerek 2018’de “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile yetki tek kişiye verilmiştir.

Gelin görün ki yine Atatürk’ün şu sözleri: “Gazeteciler gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır.”  “Gazeteciler, kanunun ve umumun menfaatlerinin aksine muamelelere şahit ve vakıf oldukları takdirde gerekli yayında bulunmalıdır.” “Matbuat hiçbir sebeple tahakküm ve nüfuza tabi tutulamaz.” demesine rağmen, bugün Gazete ve TV’lerin başına gelenleri biliyorsunuz. Yargı eliyle hepsi cezalandırılmakta, para cezaları kesilmektedir.

Atatürk’ün en sevdiği sözü: “ÖZGÜRLÜK ve BAĞIMSIZLIK BENİM KARAKTERİMDİR.” hepimiz seviyoruz. Özgür düşünce, özgür konuşma ve yazma, bağımsız yargıya kavuşmayı diliyoruz. AMA YASAMA – YÜRÜTME – YARGI’yı tek elde bu sistemde CHP’li Belediye Başkanlarına yargı eliyle soruşturmalar açılmış, görevden uzaklaştırmalar ve yerlerine kayyumlar atanmıştır. Sorarım size AKP’li Belediyelerde yapılan yanlışlıklar, açılması gereken soruşturmalar yok mu? Tek taraflı uygulamalar neden? Maden sahaları açmak için bin yıllık zeytin ağaçları neden tahrip edilir.

Yeter artık ! TBMM asli görevine dönmelidir. Seçtiğimiz vekiller milletin, memleketin işleri için parmak kaldırmalıdır. Yeniden parlamenter sisteme dönülmelidir.

Özgürce huzurlu, mutlu, yaşayacağımız günleri bekliyoruz…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve vezirkopruozlem.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.