Yakup CEYLAN
Köşe Yazarı
Yakup CEYLAN
 

FELAKETLERDE KADER VE KAZA

İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhami Güler; “Bir doğa olayının doğurduğu sonuçları kader kavramı ile Allah’ın üzerine atmak, iftiradır ve zulümdür. Fay hattının kırılmasının doğurduğu felaket sonucu için ‘Allah’tan geldi’ yargısı doğru değildir. İnsanın kendi ihmali veya ihanetinin ortaya çıkardığı yıkım ve ölüm sonucunu Kader veya Ecel kavramları ile Allah’ın üzerine atması, dindarlık görünümü altında ahlaksızlıktır.” diyor.   Kader: Tüm olayların daha önce ve değişmeyecek şekilde düzenlendiğine inanılmış olan bir şeyi belirli bir ölçüye göre yapmak ve belirlemek.   Ölçü, miktar, güç/alın yazısı, yazgı, mukadderattır. Kader ve kaza bazen karıştırılır.   Kaza: Allah’ın nesne ve olaylara ilişkin ezeli planını gerçekleştirmesi. Hüküm, emir, bitirme ve yaratmasıdır.   Furkan 25/2 “Her şeyi yaratıp ona bir nizam veren ve mukadderatını tayin eden Allah yüceler yücesidir.”   Tevbe 9/51 “De ki; Allah’ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez.”   Yaşamda Allah bize akıl verdiğine göre her işimizi akılla, bilimle, teknoloji ile yapmamızı daha sonra olabilecekleri Allah’a bırakmanızı emreder. “Eşeğini sağlam kazığa bağlamak” işini güvenli kılacak önlemleri almak, işini sağlam yapmak, tedbirli davranmak. Daha sonra Allah’a emanet etmektir. Kötü olayları Allah’a yıkmak değildir.   Mustafa Kemal, halk dinini iyi anlasın, öğrensin diye Kur’an’ı Türkçeye çevirmesi için Mehmet Akif’ten ricada bulunur. Çeviriyi yapar fakat yayınlamaz, bir arkadaşına verir. Ve her olan bitene Kader diyenlere çok kızardı.    Mehmet Akif ‘Tevekkül’ şiirinde şöyle diyor;  “Allah’a dayanmak mı? Asırlarca dayandık! Düştükse bu hüsrana onun narına yandık!  Yetmez mi çocukluktaki efsaneye hürmet?  Hala mı reşit olmadı, hala mı bu ümmet? Dersen ki: ufuklarda bir aydınlık uyansın;  Maziye ateş vermeli baştan başa yansın!  Şaşkınlık olur köhne telakkileri ihya; Şeyda-yı terakki, koşuyor baksana dünya.  Elverdi masal dinlediğim bunca zamandır.  Ben kanmıyorum, git de sen aptalları kandır! ... “Allah’a dayandım” diye sen çıkma yataktan.  Manayı tevekkül bu mudur? Hey gidi nadan!  ... Ey yolcu uyan! Yoksa çıkarsın ki sabaha.  Bir kupkuru çöl var, ne ışık var ne de vaha!”    Tevekkül: Allah’a güvenmek, işi ve sonucu başkasına bırakmak anlamını taşır. Biz kader gelmeden önce aklımızı kullanıp, deprem felaketinde, yangında, selde önce kendi yapabileceklerimizi yapacağız. Hiçbir şey yapmayıp her şeyi Allah’a devretmek düşüncesizliktir, akılsızlıktır. Kader, harekete geçmeyen kişiye yardım etmez.   “Kader; Yolun tamamını değil, yalnız yol ayrımını verir. Güzergah bellidir fakat bütün viraj ve sapaklar yolcuya aittir. O zaman ne yaşamının hakimisin ne de yaşam karşısında çaresizsin.” Şems.
Ekleme Tarihi: 05 Mayıs 2023 - Cuma
Yakup CEYLAN

FELAKETLERDE KADER VE KAZA

İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhami Güler; “Bir doğa olayının doğurduğu sonuçları kader kavramı ile Allah’ın üzerine atmak, iftiradır ve zulümdür. Fay hattının kırılmasının doğurduğu felaket sonucu için ‘Allah’tan geldi’ yargısı doğru değildir. İnsanın kendi ihmali veya ihanetinin ortaya çıkardığı yıkım ve ölüm sonucunu Kader veya Ecel kavramları ile Allah’ın üzerine atması, dindarlık görünümü altında ahlaksızlıktır.” diyor.

 

Kader: Tüm olayların daha önce ve değişmeyecek şekilde düzenlendiğine inanılmış olan bir şeyi belirli bir ölçüye göre yapmak ve belirlemek.

 

Ölçü, miktar, güç/alın yazısı, yazgı, mukadderattır. Kader ve kaza bazen karıştırılır.

 

Kaza: Allah’ın nesne ve olaylara ilişkin ezeli planını gerçekleştirmesi. Hüküm, emir, bitirme ve yaratmasıdır.

 

Furkan 25/2 “Her şeyi yaratıp ona bir nizam veren ve mukadderatını tayin eden Allah yüceler yücesidir.”

 

Tevbe 9/51 “De ki; Allah’ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez.”

 

Yaşamda Allah bize akıl verdiğine göre her işimizi akılla, bilimle, teknoloji ile yapmamızı daha sonra olabilecekleri Allah’a bırakmanızı emreder. “Eşeğini sağlam kazığa bağlamak” işini güvenli kılacak önlemleri almak, işini sağlam yapmak, tedbirli davranmak. Daha sonra Allah’a emanet etmektir. Kötü olayları Allah’a yıkmak değildir.

 

Mustafa Kemal, halk dinini iyi anlasın, öğrensin diye Kur’an’ı Türkçeye çevirmesi için Mehmet Akif’ten ricada bulunur. Çeviriyi yapar fakat yayınlamaz, bir arkadaşına verir. Ve her olan bitene Kader diyenlere çok kızardı. 

 

Mehmet Akif ‘Tevekkül’ şiirinde şöyle diyor; 

“Allah’a dayanmak mı? Asırlarca dayandık!
Düştükse bu hüsrana onun narına yandık! 
Yetmez mi çocukluktaki efsaneye hürmet? 
Hala mı reşit olmadı, hala mı bu ümmet?
Dersen ki: ufuklarda bir aydınlık uyansın; 
Maziye ateş vermeli baştan başa yansın! 
Şaşkınlık olur köhne telakkileri ihya;
Şeyda-yı terakki, koşuyor baksana dünya. 
Elverdi masal dinlediğim bunca zamandır. 
Ben kanmıyorum, git de sen aptalları kandır!
...
“Allah’a dayandım” diye sen çıkma yataktan. 
Manayı tevekkül bu mudur? Hey gidi nadan! 
...
Ey yolcu uyan! Yoksa çıkarsın ki sabaha. 
Bir kupkuru çöl var, ne ışık var ne de vaha!” 

 

Tevekkül: Allah’a güvenmek, işi ve sonucu başkasına bırakmak anlamını taşır. Biz kader gelmeden önce aklımızı kullanıp, deprem felaketinde, yangında, selde önce kendi yapabileceklerimizi yapacağız. Hiçbir şey yapmayıp her şeyi Allah’a devretmek düşüncesizliktir, akılsızlıktır. Kader, harekete geçmeyen kişiye yardım etmez.

 

“Kader; Yolun tamamını değil, yalnız yol ayrımını verir. Güzergah bellidir fakat bütün viraj ve sapaklar yolcuya aittir. O zaman ne yaşamının hakimisin ne de yaşam karşısında çaresizsin.” Şems.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve vezirkopruozlem.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.