Bir bebek dünyaya gözlerini açtığı andan itibaren anne ve babasının ona sarılması ile güven duygusunu kazanmaya başlar.
Doğumun hemen ardından anne ile kurulan tensel temas ve sarılma bebeğin metabolizmasını ve bağışıklık sistemini bile etkiler. Ancak bebeklerin ve çocukların olduğu kadar yetişkinlerin de sarılmaya ihtiyaçları vardır. Ve her yönüyle sarılmanın bir sürü faydası vardır.
Birine sarıldığımızda vücudumuzda oksitosin miktarı artış gösterir. Oksitosin, bağlarımızı kuvvetlendiren ve bize muhteşem duygular hissettiren bir hormon türüdür. Bağlılık hormonu olarak da bilinen oksitosin sarıldığımız kişi ile aramızdaki bağı kuvvetlendirirken kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlar. Sarıldığımız zaman vücudumuz oksitosin hormonu salgılamaya başlar ve hormon salgılandıktan sonra mutlu olur ve iyi hissederiz. Ve karşıdaki kişiye bağlanmaya başlarız. Sarıldığımız zaman daha içten ve daha derin ilişkiler kurmaya başlarız. Sarılma ile kuvvetlenen bağlar oldukça derin bir hal alır. Bunun yanı sıra salgılanan oksitosin hormonu bağışıklık sistemini de harekete geçirir. Güçlenen bağışıklık sistemi enfeksiyonlarla daha güçlü bir şekilde savaşır.
Ayrıca oksitosinin bir diğer etkisi ise stresi azaltmasıdır. Sarılma sonrasında vücuttaki kan basıncı düzelmektedir. Sinirler harekete geçmekte ve beyne kan basıncını düşürmek için sinyal göndermektedir. Bu da vücudun sakin bir hal almasına neden olmaktadır. Sarılma sonrasında vücutta salgılanan bu hormonun, kalp hastalıklarına yakalanma riskini düşürdüğü de araştırmalar sonucunda görülmektedir. Oksitosinin faydaları bunlarla da bitmiyor. Vücutta salgılanan oksitosin, kişiyi olumlu ve pozitif düşündürtüyor. Pozitif zihin yapısı ise stres ve kaygıdan eser bırakmıyor.
Bizi negatif şeyler kurtarmayacak. Bizi iyilik ve güzellik kurtaracak. Sarılmanın kadar olumlu etkisi varken sevdiklerimize kocaman sarılalım…
|