Hakkımızda neler konuşulduğunu, neler düşünüldüğünü sürekli ya da zaman zaman kafamıza takarız. Tüm çevresince kabul edilmeyi, onaylanmayı, sevilmeyi herkes ister; ancak bu pek de mümkün değildir. Sevginin olduğu yerde nefretin de bulunduğunu kabul etmeli, insanların bizi sevmek zorunda olmadığına kafa yormalı, olduğumuz gibi görünmek dışında hiçbir şey yapmaya gerek olmadığına inanmalıyız.
Bazen hepimiz başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğünü, kendi hakkımızda ne düşündüğümüzden daha ön planda tutuyoruz. Eski çağlarda insanlar sadece hayatta kalmakla ilgileniyordu ve bu en önemli şeydi. Şimdi de hala aynı şeyle uğraşıyoruz aslında, fakat bu biçim değiştirdi. Önceden hayatta kalabilmek için yalnızlaşmamaya çalışırken, şimdi sosyal kaygılarla bunu yapıyoruz. Yani başkalarının bizim hakkında ne düşündüğünü önemsiyoruz. Çünkü, yalnız kalmamak, insanlar üzerinde olumsuz etki bırakarak tepkilerini çekmemek istiyoruz.
İnsanların düşüncelerine kafayı takmak, temelde bizi yaşamak istediğimiz hayattan ve yapmak istediklerimizden alıkoyar. Kabullenilmek ve sevilmek insan doğasının bir parçası olmasına rağmen bunun hakkında endişelenmek, oldukça sık karşılaşılan bir sorun aslında. Ancak bu durumu abarttığımız zaman ne yazık ki ortaya çok büyük kişilik sorunları ortaya çıkabiliyor. Bunun için şunları bilmeliyiz ve inanmalıyız: ‘’Kendi hayatımızı yaşıyoruz, onlarınkini değil ve bizim hayatımız hakkında konuşmak kimsenin işi değil.’’, ‘’Bizden başka kimse bizim için neyin en doğru olduğunu bilemez.’’, ‘’Başkasının ne düşündüğünü ne kadar düşünürsek o kadar hayallerimizden uzaklaşırız.’’, ‘’Yaptığımız her şeyin sorumlusu yalnızca biziz ve insanlar bizim kendimizi düşündüğümüz kadar bizi düşünmüyor.’’, ve en önemlisi ise ‘’Hayat başkalarının ne düşündüğünü kafaya takmak için çok kısa!’’. Bonus olarak; kabullenmekte en çok zorlandığımız şey ‘’Herkesi mutlu etmek imkansızdır.’’.
Tüm bu saydıklarımıza inanırsak başkalarının kendimizle alakalı ne düşündüğü hakkında düşünce sistemimizi değiştirebiliriz. Şu bir gerçek ki insanlar başkaları hakkında çok az şey düşünür. Herkes kendisini düşünmekle uğraşmaktan epey yorgun zaten, neden bir de bizi düşünüp dursunlar ki? Ayrıca sorumluluğumuzda olan her şeyi mükemmel yapmak zorunda değiliz, her anımız mükemmel olmak zorunda da değil. Güçlü olmak kadar, zayıf olmak da insanca bir durumdur. Sevilmek, beğenilmek uğruna, başkalarının ne düşündüğüne katlanarak kendimize acı çektirmeyelim.
|